120 senelik muhteşem tarihi, kimsenin yanına bile yaklaşamadığı sayısız başarıları, müzesinde rakiplerinin iki katı kupası olan, Türk sporunda ilk ve teklerin takımı, var olduğundan beri Türk olmayan takımları en çok yenen Türk takımı, ülkesinin medar-ı iftiharı, UEFA ve Süper Kupa sahibi, dünyanın en büyük taraftar oluşumu Ultraslan’ın gururu, 1481’den beri kültürün simgesi, 1905’den beri sporun beşiği anlı şanlı GALATASARAY!
2011’de Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena’da oynanan Galatasaray – Eskişehirspor maçında tribünlerde açılan 300 metrelik bu pankartta yazan, ama daha ziyade fenomen bir spiker anlatımıyla akıllara kazınmış bu ifadeler aslında futbol özelinde Galatasaray’ı çok iyi tarif ediyor. Çocukluğumdan beri birçok başarısına ortak olduğum, hakkında birçok kitap, dergi ve makaleler okuduğum, belgeseller izlediğim, sayısız maçını statta veya ekran başında takip ettiğim, bazen hayatı çekilmez kılan stresler yaşatsa da genelde birçok mutlu anımın müsebbibi olan Galatasaray’ı ne kadar ve niçin sevdiğimden bahsetmek yerine, bu içerikte olaya biraz farklı bir pencereden bakarak Galatasaray’ı ve mesleğimin özü olan İngilizce’yi kıyaslamak istedim.
Taraftarı olmaktan gurur duyduğum, futbol başta olmak üzere birçok spor dalında başarılı olan kulübüm, ya da bir başka deyişle, tuttuğum takımım Galatasaray, Türk futbolunun en köklü ve başarılı kulüplerinden biri olarak Türk spor kültürünün, hatta sporun ve kültürün önemli bir parçası. İngilizce ise dünyanın en yaygın ve güçlü dillerinden biri olarak küresel iletişimde önemli bir rol oynuyor. Her ne kadar birisi bir spor kulübü, diğeri ise bir dil olsa da, Galatasaray ve İngilizce arasında birçok benzerlik ve farklılık var aslında. Bu yazıda, tarihleri, istatistikleri, öne çıkan unsurları, ilişkili kurumları ve kişilikleri kıyaslayarak benzerlikleri ve farkları inceledim.
Tarihsel Bağlamda Galatasaray ve İngilizce
Galatasaray Spor Kulübü, 1905 yılında İstanbul’da kurulmuş olan, Türkiye’nin en eski spor kulüplerinden birisi ve en prestijlisi. Kulübün tarihi, Türk sporunun gelişimine önemli katkılarda bulunmuş ve Türk sporunun ve özellikle de futbolun öncüsü olmuştur. Galatasaray, hem futbol hem de diğer branşlarda çok sayıda ulusal ve uluslararası başarıya imza atmıştır. Kulüp, Türk futbolunun zirveye tırmanmasında kritik bir rol oynamış ve özellikle 2000 yılında UEFA Kupası ve Süper Kupa zaferleri ile tarihi başarılar elde etmiştir.
İngilizce ise, Germen kökenli bir dil olup, tarihsel olarak İngiltere’de ortaya çıkmıştır. İngilizce, 5. yüzyılda Anglo-Saksonlar tarafından İngiltere’ye getirilmiş ve zaman içinde gelişmiştir. 16. ve 17. yüzyıllarda, İngiltere’nin denizcilik gücüyle birlikte İngilizce, dünya genelinde bir ticaret ve diplomasi dili olarak yayılmaya başlamıştır. Bugün, İngilizce dünya çapında resmi dil ve kullanım dili olarak kabul edilen bir dil olup, bilim, teknoloji, ticaret, sanat ve kültür alanlarında en fazla konuşulan dildir.
Galatasaray ve İngilizce arasındaki benzerlikleri şu şekilde özetleyebiliriz: Köklü ve Etkili Tarih: Hem Galatasaray hem de İngilizce, uzun bir tarihe sahiptir. Galatasaray, Türk sporunun temellerini atarken, İngilizce de küresel iletişimin temellerini oluşturmuştur. Küresel Etki: Kuruluş amacı “Türk olmayan takımları yenmek” olan Galatasaray, Türk futbolunu yurt dışına taşımayı başarmış bir kulüpken, İngilizce ise dünyada en çok konuşulan ve en yaygın kullanılan dil olma özelliği taşır.
Farklılıkları da şu şekilde ifade edebiliriz: Kültürel Bağlam: Galatasaray, sadece bir spor kulübü olarak Türkiye’nin ve hatta Avrupa’nın futbol sahasında bir etkiye sahipken, İngilizce, bir dil olarak kültürel sınırları aşan bir etkiye sahiptir ve çok sayıda ülkede konuşulmaktadır. Ancak, bu noktada rahmetli Hıncal Uluç’un şu ifadelerini eklemeden de geçmemek gerek: “”Arjantin’in Patagonya yaylalarından uzak doğunun yağmur ormanlarına, kuzeyin Eskimolarından safarinin yamyamlarına kadar herkes Galatasaray’ı bilir tanır ve tutar.” Ayrıca, Galatasaray daha çok spor ve kültürel etkileşimle ilişkilidir, İngilizce ise bir iletişim, bilim ve eğitim aracı olarak daha geniş bir alanı kapsar.
İstatistiksel verileri ve başarıları incelediğimizde de ortaya çok net bir tablo çıktığını söyleyebiliriz. Galatasaray’ın istatistiksel verilerinde öne çıkan bilgiler kısaca şu şekilde: – Kuruluş: 1905 – Türkiye ulusal lig şampiyonlukları (Türkiye): 24 kez – UEFA Kupası (Avrupa Ligi) ve Süper Kupa: 2000 yılında kazandığı bu ikili zafer, Galatasaray’ın sayısız uluslararası başarılarının zirvesidir. – Türkiye Kupası ve Süper Kupa: Galatasaray, Türkiye Kupası’nı 18 kez, Süper Kupa’yı ise 17 kez kazanmıştır. – Başarıları: Galatasaray, Türk futbolunun en başarılı kulübüdür ve Avrupa’da en çok başarı elde eden, müzesinde de en fazla kupa bulunan Türk kulübüdür.
İngilizce’ye dair istatistiksel verileri ise şöyle özetlemek mümkün: – Konuşan insan sayısı: Dünya nüfusunun çeyreği, yani yaklaşık 2 milyar insan anadili ya da ikinci dili olarak İngilizce konuşmaktadır. – Resmi dil: İngilizce, 58 ülkenin resmi dili veya ikinci dili olarak kabul edilmektedir. – İş dünyasındaki etkisi: İngilizce, küresel ticaretin ve diplomasiye ilişkin en yaygın kullanılan dil olup, uluslararası iş dünyasında zorunlu dil haline gelmiştir. – Eğitimdeki yeri: Dünyada eğitim alanında ve bilimsel çalışmalarda en çok tercih edilen dil olup, en fazla akademik dergi ve kitap İngilizce olarak yayımlanmaktadır.
Benzerlikler ve farklılıklar ilgili biraz da fazla detay vermek gerekirse şunlara odaklanmak yerinde olur diye düşünüyorum: Başarı ve Etki: Galatasaray, Türk sporunun zirvesine ulaşmışken, İngilizce de küresel etkiye ulaşmış ve uluslararası boyutta önemli rol oynamaktadır. Küresel Tanınma: Hem Galatasaray hem de İngilizce, ulusal sınırların ötesine geçmiş ve küresel anlamda tanınan ve saygı duyulan birer marka haline gelmiştir. Fiziksel ve Soyut Etki: Galatasaray’ın başarıları somut, fiziksel ödüllerle ölçülürken, İngilizce’nin etkisi daha soyut ve iletişimsel anlamda ölçülür. Yani, bir spor kulübü olan Galatasaray’ın başarıları her ne kadar milyonları ilgilendiren toplumsal gelişmeler olsa da, doğrudan fiziksel şampiyonluk kupaları ile ilişkilidir. Halbuki, İngilizce’nin başarısı dilsel yayılma ve etkili iletişimdeki gücüyle ölçülür. Öte yandan, Galatasaray’ın başarıları, spor ve kültürle sınırlı iken, İngilizce’nin etki alanı çok daha geniştir ve dil, eğitimden sanata, bilimden ticarete kadar birçok sektörü etkiler.
Şimdi, Galatasaray ve İngilizce deyince akla gelen, öne çıkan unsurları, ilgili kurumları ve kişileri inceleyelim. Galatasaray deyince ilk akla gelen kişi kurucu başkan Ali Sami Yen. İlk futbol takımında da oynayan, sonraki yıllarda teknik direktörlük bile yapan büyük başkan, Türk futbolunda da ilk ulusal federasyon kurulması çalışmalarına öncülük etmiştir. Galatasaray’ın efsanesi olmuş diğer isim de Taçsız Kral Metin Oktay’dır. 10 numaralı forması ile 5 defa gol kralı olan, toplamda 217 gol atan ve dönemin yüksek bütçeli transfer tekliflerine “Galatasaray, o daha vefalı” diyerek sarı kırmızı armaya elini koyarak verdiği pozla gönüllere taht kurmuş olan Metin Oktay centilmenliği ve sadakati ile her daim Galatasaray tarihinde yer alacaktır. Kısaca, aktif futbolu bırakınca kısa süre teknik direktörlük ve yöneticilik yaparak da kulübe hizmet etmeye devam Metin Oktay Galatasaray’ın sadece büyük bir futbolcusu değil, Galatasaray’ın kalbidir. Onun adı anıldığında Galatasaraylılar için sadece goller değil; sadakat, zarafet ve gerçek bir efsane akla gelir. Ve tabii ki, Fatih Terim. Galatasaray’ın en tanınmış teknik direktörlerinden biridir. Kulübün tarihindeki en başarılı teknik adamlarından biri olarak, takımına pek çok zafer kazandırmıştır. 11 yıl 5 numaralı forma ile 1974–1985 arasında Galatasaray’da aktif futbol oynayan, sadece bir teknik direktör değil, aynı zamanda bir lider, bir sembol ve bir efsanedir. “Allah Kerim, Fatih Terim” ifadesiyle kendisine duyulan güveni yansıtan efsane, hem futbolculuk hem teknik direktörlük dönemlerinde kulübe büyük katkılarda bulunmuştur. Teknik direktör olarak İtalya’da da önemli başarılan elde eden İmparator’un üst üste 4 kez şampiyonluk rekoru hala kırılamamıştır. Türk milli futbol takımında da çok önemli başarılar elde etmiş, birçok yıldızı Türk sporuna kazandırmıştır. Kısacası, Fatih Terim olmadan Galatasaray tarihini ve Türkiye futbolunu anlatmak mümkün değildir.
Kişilerden başka taraftar kültürü de değinilmesi gereken çok önemli bir unsur, zira kişiler geçici, ama Galatasaraylılık kalıcı. Galatasaray’ın resmi taraftar grubu, “UltrAslan” olarak bilinir ve kulübün maçlarına olan tutkuları, Türk futbolunun en bilinen taraftar gruplarından birini oluşturur. Nitekim kaliteli tribün şarkılarının yanı sıra tribünde ses rekorunu da kırmışlardır.
Ve Galatasaray’ın tohumlarının atıldığı, 1481’de kurulan Galatasaray Lisesi, namı diğer Mekteb-i Sultanî ve 1992’de kurulan Galatasaray Üniversitesi. Fatih Sultan Mehmet’in oğlu II. Bayezid, İstanbul’un fethinden sonra Galata’da yerleşik olan yabancı tüccarlar ve diplomatlarla ilişkileri güçlendirmek amacıyla, Galatasaray Lisesi’ni kurmuştur. İlk olarak “Galata Sarayı Enderun-u Hümayunu” adıyla kurulan okul, zaman içinde eğitim sistemi ve hedef kitlesiyle değişiklikler göstermiştir. 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun Batı’ya açılma çabalarıyla birlikte, Galatasaray Lisesi, Fransızca eğitim veren önemli bir okul haline gelmiştir. 1868 yılında Fransızca eğitim dilini benimseyen okul, Türk eğitim sisteminin modernleşmesinde önemli bir rol oynamıştır. Galatasaray Üniversitesi ise, Galatasaray Lisesi’nin eğitim mirasını devralan ve 1992 yılında kurulan bir yükseköğretim kurumudur. Üniversite, Fransızca eğitim veren bir devlet üniversitesi olarak kuruldu ve özellikle uluslararası ilişkiler, hukuk ve işletme gibi alanlarda Türkiye’nin en saygın eğitim kurumlarından biri haline geldi. Galatasaray Üniversitesi, aynı zamanda Galatasaray Lisesi ile olan köklü bağları sayesinde, öğrencilere çok kültürlü bir eğitim ortamı sunmaktadır. Fransızca ve Türkçe olmak üzere çift dilli eğitim modeli, öğrencilere küresel düzeyde rekabet edebilme imkânı tanımaktadır. Galatasaray Vakfı da, 1965 yılında kurulmuş olup, Galatasaray Lisesi’nin ve Üniversitesi’nin gelişimine katkıda bulunmak amacıyla çeşitli burslar ve eğitim fonları sağlamaktadır. Bu güzide kurumlar, Galatasaray Spor Kulübü’nün eğitim, kültür ve sosyal sorumluluk alanındaki yansımalarıdır ve Türk-Fransız kültürünü birleştiren evrensel değerleri yansıtan Galatasaray markaları olarak öne çıkar.
İngilizce’ye dair öne çıkan unsurları incelediğimizde ise, British Council ilk akla gelenlerdendir. İngilizce’nin küresel yayılımını destekleyen en önemli kurumlardan biridir. Ayrıca, Cambridge University Press, Oxford University Press, Pearson ve Macmillan gibi yayınevleri İngilizce dil eğitimi ve literatürü konusunda büyük bir rol oynamaktadır. İngilizce konuşan, bu dilde eserler veren ve İngilizce deyince akla gelen ünlü kişileri incelediğimizde İngilizce, özellikle İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer İngilizce konuşan ülkelerde pek çok ünlü kişiyi içermiş oluruz. William Shakespeare, İngilizce’nin edebî bir dil olarak gelişmesinde en önemli figürlerden biridir. Ayrıca, kral ve kraliçelerinin yanı sıra Winston Churchill ve Barack Obama gibi dünya liderleri de politik hatipler olarak İngilizce’nin küresel etkisini simgeler.
Özetleyecek olursak, hem Galatasaray hem de İngilizce, kültürel etkileşim ve küresel yayılma konusunda önemli birer semboldür. Galatasaray, Türk sporunun uluslararası alandaki en bilinen kulübü olurken, İngilizce de dünya çapında en yaygın dil olarak öne çıkar. Öte yandan, Galatasaray’ın başarısı genellikle kulüp üyelerinin, futbolcularının ve teknik direktörlerinin bireysel çabalarına dayanırken, İngilizce’nin küresel etkisi, tarihsel süreçler, kültürel etkileşimler ve dil öğrenme süreçlerinin bir sonucudur.
Galatasaray ve İngilizce, farklı alanlarda etkili olan ancak küresel ölçekte benzer şekilde tanınan iki önemli kavramdır. Galatasaray, Türk futbolunun sembolü ve tarihsel bir başarı hikayesiyken, İngilizce de dilsel ve kültürel anlamda küresel bir etkiye sahiptir. Her ikisi de kendi alanlarında büyük başarılar elde etmiş ve dünya çapında tanınan isimler olmuştur. Ancak, Galatasaray’ın somut bir başarıya, fiziksel ödüllere dayalı bir etkisi varken, İngilizce’nin etkisi daha çok dilsel ve kültürel bir yayılım üzerinden şekillenir. Sonuç olarak, Galatasaray ve İngilizce, kendi alanlarında devrim yaratmış ve dünya çapında önemli bir etki bırakmış iki farklı ama birbirine benzer başarı hikayesidir.
Galatasaray sadece bir spor kulübü olarak değil, aynı zamanda eğitim, kültür, sanat ve sosyal sorumluluk alanlarında da Türkiye ve dünyada önemli bir yer tutmaktadır. Galatasaray, tarihinden gelen gücü, kültürel mirasını ve toplumsal sorumluluk anlayışını modern dünyaya taşımaya devam etmekte; toplumsal kalkınmaya ve kültürel etkileşime büyük katkılarda bulunmaktadır. O zaman bir kez daha, gururla: İyi ki Galatasaraylıyım!